COVID-19 hastalarında..

COVID-19 hastalarında aspirin kullanımı: RECOVERY sonuçları

Yatarak tedavi edilen hastalar için standart tedaviye aspirin (150 mg/gün) eklenmesinin; 28 günlük mortalite, invaziv mekanik ventilasyon ve ölüme ilerleme sonlanım noktaları açısından fayda sağlamadığı gösterilmiş. Aspirin alan hastalarda 28 günlük takipte taburcu olan hasta oranının bir miktar yüksek olduğu da belirtilmiş.

Makalenin tam metni için tıklayınız.

Sibirya’da 24 bin yıldır..

Sibirya’da 24 bin yıldır donmuş halde olan çok hücreli bir organizma yeniden hayata döndü

Yapılan yeni bir araştırmaya göre, Sibirya’da 24 bin yıldır donmuş halde olan çok hücreli bir organizmanın hayatta kaldığı anlaşıldı.
Bilim insanları “bdelloid rotifer” olarak bilinen suda yaşayan çok hücreli ufak organizmalardan olan canlıyı Rus Kuzey Kutbu’nda yer alan Alayeza Nehri’nden çıkardı.
Bdelloid rotifer, çözüldükten sonra, kriptobiyoz olarak bilinen canlanma ile binlerce yılın ardından sonra eşeysiz olarak çoğalabildi.
Önceki araştırmalar ise bu hayvanların donduktan sonra 10 yıla kadar hayatta kalabileceğini söylüyordu.
Ancak Pazartesi günü Current Biology’de yayımlanan bu yeni çalışma bdelloid rotiferdeki kriptobiyozun, süresiz olmasa da binlerce yıl sonra da sürebileceğini ortaya çıkardı.
Rusya’nın Fizikokimyasal ve Biyolojik Sorunlar Enstitüsü’nden Stas Malavin, Press Association’a yaptığı açıklamada, “Anafikir, çok hücreli bir organizmanın binlerce yıl boyunca dondurulup saklanabilmesi ve daha sonra hayata geri dönebilmesidir. Ki bu da birçok kurgu yazarının hayalidir” diye konuştu.
Malavin, sonucu daha iyi anlamak için daha fazla araştırmaya ihtiyaç duyulduğunu söyledi.
Bilim insanları, araştırmada süreci incelemek için bir laboratuvarda onlarca bdelloid rotiferi dondurup çözdüler.
Karbon 14 metoduna göre bdelloid rotifer örneğinin yaşı 23 bin 960 ile 24 bin 485 yıl arasında tespit edildi.
Bdelloid rotiferler, dünya çapında tatlı su ortamlarında bulunan bir rotifer sınıfı.
Bu hayvanlar, çok zor koşullara karşı dayanıklılıklarıyla biliniyor. New York Times’ın aktardığına göre bdelloid rotiferler düşük oksijene, yüksek asitliliğe ve yıllarca susuz kalmaya dayanabildiği gibi, dünyanın radyoaktif direnci en yüksek hayvanlarından da birisi.
Öte yandan bir nematod solucan (yuvarlak solucan) ile bazı bitki ve yosunların binlerce yıl sonra hayata geri dönebildiğine yönelik de bazı raporlar var.
Makalenin tam metnine ulaşmak için tıklayınız.

Kara Mantar Hastalığı..

KARA MANTAR HASTALIĞI NEDİR?

Mukormikoz yani kara mantar nadir görülen bir enfeksiyon. Mukormiset adı verilen bir küf grubu neden oluyor.
Bu mantarlar çevrede, özellikle toprakta ve yapraklar, kompost yığınları veya çürümüş odun gibi çürüyen organik maddelerde yaşıyor. Bunlar solunduğunda sinüsleri veya akciğerleri yaygın olarak etkileyen enfeksiyona yakalanma olasılığı yükseliyor.

Dünyadaki en sık üçüncü invaziv mantar enfeksiyonu
0.12-0.17 /100.000 popülasyon
Sıklığı giderek artmakta
Uygun tedaviye rağmen yüksek ölüm (24% – 49% )

Kaynakları:

• Çürümüş organik materyal ve toprak
• Ağustos ve Eylül aylarında daha sık
• Hasarlı deri, mukoza ve sindirim sisteminden vücuda giriş yapar
• Kan, komşuluk ve sinirler yoluyla yayılım yapar

Kimler risklidir:

• Uzamış/ciddi lökosit düşüklüğü
• Kanser hastalığı olanlar
• Kontrolsüz diabet
• Aşırı demir tedavisi
• Organ nakil hastaları
• Büyük travmalar
• Uzamış kortizon kullanımı
• HIV
• Prematürler
• Uzamış damardan ilaç kullanımı
• Böbrek yetmezliği
• Beslenme bozukluğu

Vücuttaki yerleşim yerleri:

• Deri
• Sindirim sistemi
• Akciğerler
• Göz ve beyin
• Yaygın
• Böbrek

Tedavi

• Erken tanı
• Altta yatan hastalığın tedavisi
• Mantar tedavisi
• Uygun ve erken cerrahi girişim
• Tedaviye erken başlanması ölüm riskini azaltır

KARA MANTAR BELİRTİLERİ NELERDİR?

Kara mantar hastalığının etkilediği organa göre bulgular farklılık göstermektedir. Yüzde şişlik ve siyah lezyonlar hastalığın başlıca belirtileri arasında yer alıyor. Bazı kaynaklarda ise göz kararması veya renk değişikliği, bulanık veya çift görme, göğüs ağrısının da belirti olabileceği söyleniyor. Şu an Hindistan’da sık görülen rinocerebral (Burundan giriş yapan) tipinin bulgularını sıralarsak:

• Yüzün tek tarafında şişme ve ödem
• Baş ağrısı
• Burun ve sinüslerde tıkanıklık
• Ateş
• Burun köprüsünde ve ağızda damakta hızla yoğunlaşan siyah döküntü

COVID 19 (SARS COV2) varyantlarla..

COVID 19 (SARS COV2) varyantlarla işimiz zor mu ve aşıda son durum nedir?

Varyant virüs ne demektir?

Virüslerin, özellikle de koronavirüsler gibi RNA virüslerinin çoğalması ve yayılması sırasında genomlarında değişiklikler (MUTASYONLAR) gelişir. Orijinal virüsten farklılık gösteren mutasyonlu virüslere VARYANT VİRÜS denmektedir. Mutasyonların çoğunun anlamlı bir etkisi olmamakla birlikte, bazı mutasyonlar bulaştırıcılığın artması gibi virüse avantajlar sağlayabilir. Bu şekilde avantajlı hale gelen virüs varyantlarının seçilmesi ve baskın hale gelmesi kolaylaşabilir.

COVID-19’da varyant virüsler tehlikeli midir?

SARS-CoV-2 mutasyonlarının dünyada yayılmakta olduğu ve küresel bir tehdit oluşturduğu görülmektedir. Bu nedenlerle, risk oluşturan mutasyonlara yönelik genomik sürveyans ağları oluşturularak mevcut ve ortaya çıkabilecek yeni varyantların izi sürülmeli (moleküler sürveyans) ve yayılmalarını engellemek için uygulanmakta olan önlemler sıkılaştırılmalı; yeni varyantların
özelliklerinin gerekli kılacağı ek önlemler alınmalıdır. Varyantlar virüsün dolaşımda yüksek düzeyde olduğu bölgelerde ortaya çıkmaktadır.

SARS-CoV-2 varyantlarının özellikleri nelerdir?

Birçok varyant virüs tanımlanmakla birlikte dikkate alınması gereken veya endişe uyandıran varyantlar ayrıca değerlendirilmektedir.

*Dikkate alınması gereken varyantlar (“Variant of Interest”; VOI) Orijinal virüse göre yapısal ve davranış değişikliği gösteren ya da kuşkulanılan varyantlar
• Toplumda bulaştığı bilinen, vaka kümeleri oluşturan ya da başka ülkelerde de saptanan varyantlar
• DSÖ’nün VOI olarak incelemeye değer gördüğü varyantlar
*Endişe uyandıran varyantlar (“Variant of Concern”; VOC)
• Bulaşıcılığı artmış veya COVID-19 epidemiyolojisini olumsuz yönde etkileyebilecek varyantlar
• Hastalandırıcılık özelliği artmış ya da klinik tabloda değişikliğe yol açan varyantlar veya
• Halk sağlığı önlemlerinin etkinliğini azaltan ya da mevcut tanı testlerinin, aşı veya ilaçların etkinliğini azaltan varyantlar
• DSÖ’nün VOC olarak değerlendirmeye aldığı varyantlar

Tanımlanan SARS-CoV-2 varyantları hangileridir?

Başlangıçta İngiltere varyantı olarak tanımlanan B.1.1.7 ile birlikte B.1.351 (Güney Afrika) ve P.1 (Brezilya) varyantlarının bulaşma hızlarının artmış ve mevcut epidemiyolojik durumda değişikliklere yol açmaları nedeniyle risk oluşturdukları kabul edilmiştir. Başka mutasyonların eklenmesi ve yeni varyantların dikkat çekmesi ile endişe oluşturan ve dikkat edilmesi gereken SARS-CoV-2 varyant sayısı artmaktadır. Varyantlarda genom boyunca S bölgesi dışında da mutasyonlar bulunmakla birlikte şu anda bulaşma, immün yanıttan kaçış ve hastalık etkileri nedeniyle S bölgesindeki mutasyonlar öne çıkmakta ve önemle ele alınmaktadır.

Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından 31 Mayıs’ta Cenevre’de açıklanan ve Nature Microbiology’de yayımlanacak bir makalede açıklanan adlandırma planına göre, bu tür kafa karışıklıklarını gidermek ve coğrafi yaftalamalardan kaçınmak için bundan sonra herkesin artık bu varyanta ‘Beta’ adını vermesi gerekmektedir.

Covid-19’un ilk kez Hindistan’da ortaya çıkan Delta varyantı ile Hint-Güney Afrika karışımı olarak da adlandırılan Covid-19’un Delta Plus varyantı yeni varyantlardır.

İlk olarak Güney Amerika’da görülen, “C.37” olarak adlandırılan Lambda varyantı da dünyada yayılmaya devam etmektedir.Bu varyantın, Delta gibi daha bulaşıcı ve belirli aşılara karşı daha dirençli olabileceği düşünülmektedir.

Delta varyantı, Delta Plus ve Lambda’dan sonra Kappa varyantı Hindistanda Uttar Pradesh’te bir hastada tespit edilmiştir. Kappa da Delta Plus gibi “endişe verici varyant” olarak ilan edilmiştir. Kappa varyantının çok kısa sürede yüksek ateş ve nefes alma zorluğuna neden olduğu vurgulanmaktadır.

Varyantların riskleri neler olabilir?

1. Bulaştırıcılığın artması
2. Virüs çoğalmasının artmasıyla hastalarda yüksek virüs yükü
3. Enfeksiyon geçirilmesi sonucu oluşan bağışık yanıttan kaçış → tekrar enfeksiyonlar (re-enfeksiyonlar)
4. Aşılama sonrası oluşan bağışık yanıttan kaçış → aşı etkinliğin azalması
5. Farklı yaş gruplarını etkilemesi
6. Hastalığın ağırlaşması → hastaneye yatışların artması, ölüm oranının artması
7. Yeni varyantların ortaya çıkması

Varyantların yayılma tehdidine karşı hangi önlemler alınabilir?

Varyantların ortaya çıkmasının en önemli sebebi, virüsün insanlar arasında çoğalarak dolaşmasıdır. Toplumda enfeksiyonların yayılımı ne kadar az olursa varyantların da yayılma olasılığı o kadar azalmaktadır. Bu nedenle her bir COVID-19 vakasının engellenmesi kritik önemdedir. Mutlaka gerekli aşılama ve kısıtlama tedbirlerinin yanı sıra aktif takip yapılması varyant virüse karşı en etkili önlemlerdir.

Varyantların yayılma tehdidine karşı alınması gereken önlemler

1. Virüsün yayılmasına karşı koruyucu halk sağlığı önlemleri
a. Bulaşmanın engellenmesine yönelik kısıtlama tedbirleri
b. Yaygın aşılama
2. Mevcut laboratuvar ve test kapasitelerinin güçlendirilmesi, varyantların doğuracağı gereksinimlere uygun hale getirilmesi
3. Mevcut varyantlar ve yeni ortaya çıkabilecek varyantlara yönelik genomik sürveyans ağının oluşturulması

Kullanılan COVID-19 mikrobiyolojik tanı testleri ile SARS-CoV-2 varyantları saptanabiliyor mu?

COVID-19 tanısı, virüsün genomunun (RNA) spesifik olarak polimeraz zincir reaksiyonu (PCR) ile araştırıldığı test ile konmaktadır. Bu testte virüsün genomunun belli bölgeleri araştırılır. Ülkemizde kullanılmakta olan testler SARS-CoV-2 RNA’sının “S” bölgesi dışındaki bölgelerini hedeflemektedir. Kullanımdaki mevcut PCR testleri ile test duyarlılığının düştüğüne dair bir veri bulunmamaktadır.

Öne çıkan SARS-CoV-2 varyantları

B.1.1.7a İngiltere
B.1.351 Güney Afrika
B.1.1.28.1 P1 Brezilya
B.1.617 Hindistan
B.1.618 Bengal (***üçlü mutant)

Mutantlardan kurtulmanın en önemli yolu tüm toplumun aşılanması ve bulaş sayısını en aza indirmektir.

AŞILAR

COVID-19 aşıları vücudunuza sizi hasta eden virüse karşı nasıl savaşacağını öğretir. COVID-19 aşıları sizi hasta etmez. Aşılar vücudunuzun hasta olmadan hastalığa yakalanmış gibi düşünmesini sağlar. Vücudunuzun bir parçası olan ve hastalığa karşı savaşan bağışıklık sistemi antikor üreterek aşıya tepki verir. Antikorlar, virüsü gördüğü zaman ona kadar savaş açan hastalığa özgü proteinlerdir.

Mevcut mRNA aşıları kişinin DNA’sını etkilemeyen veya onunla etkileşime geçmeyen mRNA teknolojisini kullanmaktadır.
Yapılan araştırmalar aşıların güvenli ve etkili olduğunu göstermektedir. Her üç aşı da güvenlidir ve her üç aşıda hastaneye yatmada ve ölümü önlemekte benzer etkinlikleri göstermişlerdir.

-Pfizer-BioNTech
-Moderna
-Johnson&Johnson

Her iki aşının da klinik denemelerine katılan bazı katılımcılar güçlü bir bağışıklık yanıtı göstermiş ve bu kişilerde yan etkiler gözlemlenmiştir. Her iki aşı için de, ikinci doz birinciye göre daha güçlü bir bağışıklık yanıtına neden olabilir ve dolayısıyla daha fazla yan etki görülebilir. Bu normal bir durumdur ve vücudunuzun COVID-19 ile savaşmayı öğrendiğini gösterir. En yaygın görülen dört yan etki iğne vurulan bölgede ağrı, yorgunluk hissi, baş ağrısı ve kas ağrısıdır. Görülen bu yan etkiler birkaç gün içerisinde geçer.

Aşının vücudunuza COVID-19’a karşı savaşmayı öğretmesi zaman alır; bu yüzden ikinci dozun üzerinden birkaç hafta geçene kadar aşı sizi koruyamayabilir. Aşı olduktan sonra farkında olmayarak virüsü yayabileceğinizi henüz bilmiyoruz. Yeterli sayıda insan aşı olana ve daha fazla bilgi edinene kadar, maske takma, sosyal mesafeyi koruma ve ellerimizi yıkama gibi tüm güvenlik önlemlerini uygulamaya devam etmemiz gerekiyor.

Aşı olursanız ama enfeksiyonda kaparsanız aşı yine de fark yaratır mı?

Evet mevcut izlemler aşı olanlarda ciddi bir hastalık tablosu oluşmadığını göstermektedir.

Aşılar mutantlara karşı etkili mi?

Özellikle Güney Afrika mutantının aşılara karşı direnç gösterdiği izlenmektedir. Ne kadar yeni mutant çıkarsa mevcut aşılar daha etkisiz kalabilecektir. O yüzden sadece bir ülkede değil tüm dünya aşılanmalıdır.

Aşı yaptıranlar ilaç almalı mı?

Aşı yaptırmadan önce ve sonrasında en az 48 saatlik zaman dilimlerinde özelikle NSAI adı verilen ağrı kesicilerin kullanılmamasını öneriyorum (voltaren, brufen, etol, arveles, cataflam gibi) Eğer mümkün olursa önerim aşı dozları tamamlanıncaya kadar bu ilaçların hiç kullanılmamasıdır.

Antikor baktırmalı mıyım?

Bu konuda ciddi kafa karıştıran bazı bilim adamları açıklamalarının tam tersine mutlaka antikor bakılması gerekmektedir. Aşı olmasına rağmen hiçbir şekilde aşısı tutmayan bireyler vardır. Bu bireylere ileride farklı uygulamalar gündeme gelecektir.

Covid geçirmiş kişilerde aşı olmalı mıdır?

Evet karantina süresi biten covid hastaları aşı olabilir. Önerimiz bir aydan önce aşı olunmaması şeklindedir.

Aşılar alerjik reaksiyon yapabilir mi?

Covid aşılarının diğer aşılardan daha fazla alerji geliştirdiklerine dair bir bulgu yoktur.

Hangi aşıyı olmalıyım?

Bulduğunuz ilk aşıyı yaptırın ve antikorunuza son aşıdan 30 gün sonra baktırın. Eğer seçenek söz konusu olacaksa hangi aşının kimlere tercih edileceği konusunda bir yol haritası belirlenecektir. Eğer aşı yanıtınız yoksa nasıl bir yol izleneceği konusunda algoritma olmamakla beraber bir enfeksiyon hastalıkları uzmanına danışmayı öneririz.

Dr. Ahmet Tuncay Batur
Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı
Biolab Laboratuvarlar Gurubu Direktörü

Santral venöz tromboz gelişimi..

Santral venöz tromboz gelişimi Oxford-Astrazeneca aşısına özgü bir yan etki değil!

Amerikan VAERS veri tabanı kayıtlarına göre 2 Mart-21 Nisan tarihleri arasında Janssen/Johnson & Johnson aşısı ile aşılanan 7 milyon kişiden 12’sinde aşı sonrası santral venöz tromboz geliştiği belirtilmiş. Bu çalışmada 12 vakaya ait klinik bulgular, görüntüleme testleri, laboratuvar sonuçları ve klinik sonlanımlar ile ilgili bilgiler ayrıntılı bir şekilde raporlanmış.

Makalenin tam metnine ulaşmak için tıklayınız.

Kapalı ortamlarda 1.5…

Kapalı ortamlarda 1.5 metre mesafe SARS-CoV-2 bulaşını önlemekte yeterli mi?

Massachusetts Institute of Technology (MIT)’de yapılan bu araştırma gösteriyor ki; kapalı alanlarda 1,5 metre sosyal mesafe uygulaması bulaşı önlemede yeterli değil. Bu çalışma aynı zamanda kapalı ortamlarda farklı şartlar altında SARS-CoV-2 bulaş riskini ön gören bir uygulamayı da bizlere sunuyor.

Makalenin tam metnine ulaşmak için tıklayınız.

mRNA aşıları yüz…

mRNA aşıları yüz felci gelişim riskini artırıyor mu?

Dünya Sağlık örgütü (DSÖ) farmakovijilans verilerine göre mRNA aşısı olanlarda diğer viral aşılar ve influenza aşısına kıyasla aşı sonrası artmış bir yüz felci geçirme riski yok. Ayrıca şimdiye kadarki tespit edilen rakamlar beklenenin üzerinde de değil.

Makalenin tam metnine ulaşmak için tıklayınız.

Pfizer-BioNtech ve…

Pfizer-BioNtech ve Oxford-Astrazeneca aşılarının gerçek yaşam verileri

Daha önce İsrail’den yayınlanan Pifzer-BioNtech aşısı gerçek yaşam verilerini destekleyen sonuçlar bu defa İskoçya’dan yayınlandı. Bu çalışmanın sonuçlarına göre, tek doz aşıdan 28-34 gün sonra hastane başvurusunu önlemede her iki aşı da hayli etkin görünüyor.

Makalenin tam metnine ulaşmak için tıklayınız.